Otizm Spektrum Bozukluğu
Otizm Spektrum Bozukluğu

Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nörogelişimsel farklılıktır. Otizm spektrum bozukluğunun, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu, sosyal etkileşimde bozukluk, dil, konuşma ve sözel olmayan iletişimde gerilik ile birlikte tekrarlayıcı ve stereotipik hareketler ile karakterize merkezi sinir sisteminin gelişimsel bir bozukluğudur. Otizm spektrum bozukluğu, kronik bir bozukluktur, yaşam boyu sürer, yaşla ve olgunlaşma ile semptomların görünüm ve şiddetinde değişiklik görülür. Günümüze kadar etiyolojisi tam olarak saptanamamıştır.
Otizm eksiklik değil farklılıktır!
ABD' de yayınlanan bir çalışmada 8000 özel ailenin katıldığı ankette, ailelerin %39’unun çocuklarına uygulanan tedavilerin en etkilisinin Ergoterapi olduğunda hemfikirler. ⠀⠀
Ergoterapistler, otizm spektrum bozukluğu tanılı çocuklarımıza;⠀
Sosyal Etkileşim Sorunları⠀
Duyusal Sorunlar⠀
İletişim Sorunları ⠀
Davranış Problemleri⠀
Akademik Beceriler⠀
Oyun ve Serbest Zaman⠀
İnce-Kaba Motor Gelişimi⠀
Öğrenme ve Katılımı⠀
Aile Eğitimi
Sosyal Beceriler⠀
gibi konularda aileleri destekleyerek, kişi merkezli değerlendirmelerden sonra bireysel terapi programları uygularlar. ⠀
Otizm Spektrum Bozukluğu ve Genetik
Otizm spektrum bozukluğunun bazı genetik hastalıklar ile ilişkili olduğu görülmüştür. Otizmli bireylerin %10-15’inde çeşitli genetik hastalıklar saptanmıştır. Frajil X sendromu ve Tüberoz Skleroz hastalığı otizmle ilişkili en önemli genetik hastalıklardır.
Hastalığın karakteristik fizik ve davranış bulguları vardır. Mental gerilik en önemli bulgudur. Makrosefali, ince ve uzun yüz, geniş ve belirgin kulaklar, büyük testis, eklemlerde hiperekstansibilite önemli fizik bulgulardır. Ayrıca göz kontağı kuramama, kısa dikkat süresi,
hiperaktivite, dokunmaya aşırı tepki, el çırpma, el ısırma gibi tipik davranış bulguları vardır.
Otizmli hastalarda sık karşılaşılan diğer bir hastalık ise Tüberoz Sklerozdur. Değişken fenotipik özellikler gösteren otozomal dominant bir hastalıktır. Otizmli bireylerin %0.8-3’de görülmektedir.
Son yıllarda otizmin prevelansında artış, kalıtsal olmayan risk faktörlerinin üzerinde önemli tartışma başlatmıştır. Yapılan çalışmalarda bu risk faktörlerinin önemli bir kısmının prenatal dönemde etkili olduğu saptanmıştır. Prenatal dönemde; maternal infeksiyonların (sifiliz, su çiçeği, herpes, kızamık, influenza gibi), maternal hastalıkların (diabet, venöz trombüs, hipotroidi gibi), intrapartum ilaç kullanımının (thalidomide, valproik asit gibi), genel anestezik ilaçların kullanımının, postnatal dönemde de hipoksik iskemik durumların, kafa travmalarının, geçirilen infeksiyonların (herpes, su çiçeği, kızamık, kızamıkcık, kabakulak gibi), kimyasal maddelerin, civa ve thimerosal içeren aşıları kullanımının otizm için risk faktörleri olduğu saptanmıştır